Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.



 
AnasayfaEski ParşömenLatest imagesAramaKayıt OlGiriş yap

 

 A n a h i |~

Aşağa gitmek 
2 posters
YazarMesaj
Anahi Giovanna Cuthbert

Anahi Giovanna Cuthbert


Mesaj Sayısı : 6
Galleon : 8
Kayıt tarihi : 02/05/09
Taraf : İngiltere

Bilgiler
Ro Puanı:
A n a h i |~ Imgleft78/100A n a h i |~ Emptybarbleue  (78/100)

A n a h i |~ Empty
MesajKonu: A n a h i |~   A n a h i |~ Icon_minitimeC.tesi Mayıs 02, 2009 4:13 pm

x Cuthbert Malikanesi

Bakanlıktan profesörlüğe terfi etmek onu biraz olsun kırıyordu. Bakanlığı profesörlükten daha ileri görmesiydi belki bunu hissetmesini sağlayan. Ufacık bir hata ile görevinden alınması üzüyordu artık onu. KSKS önemli bir dersti tabii ki. Hem de derslerin başı gibiydi. Temel ders. Elindekilerle yetinmeyi öğreniyordu yavaş yavaş. Hiç bir şey için üzülmeye değmeyeceğini biliyordu. Manevide olsa aklını kurcalayan bu şeyleri silmeyi başarmıştı.

Sabah güneşin tekrar açmasıyla gözlerini aralıyordu. Gözüne vuran güneşten el yordamıyla kurtuluyordu. Kendine tamamen geldiğinde bir süre odasının tavanını izledi Anahi. Ellerini başının altına koymuş bir noktaya bakıyordu. Tavanı bembeyaz ve desensizdi. Gözlerini oradan ayırmayı başardı ve yumuşak yorganı üstünde attı. Bacaklarını yatağından sarkıtıp iki elini yatağa yaslayarak yere baktı. Ne kadar duygusuz, kötü bir gündü. Hiç bir şey hissetmeyecek kadar kötü. Bunun ilerleyen zamanlarda geçmesini ümit ederek yatağından kalktı ve peltek bir şekilde lavaboya yürüdü. Aynada yüzüyle uğraşırken arkasında beliren bir şey dikkatini çekmişti. Aynada bir süre baktı ama o kadar puslu görüyordu ki ne olduğunu anlaması mümkün olmuyordu. Elleriyle gözünü ovaladıktan sonra tekrar aynı yere baktı şimdi daha iyi görebilirdi. Ama yoktu! Gözlerini ovalamasını fırsat bilerek gitmiş olmalıydı. Anahi arkasına baktığında hiç bir şey görünmüyordu. " Bu da mükemmel sabahımın sürprizi işte... " Olanlara aldırmadan yüzünü yıkadı ve soğuk suyun yüzüne temas etmesiyle sıcaktan biraz olsun kurtulmayı başardı. Aklını kurcalayan bir plan sorunu da yoktu. Bütün planlar çoktan yapılmıştı ve, bunun verdiği huzurla içini de serinletmeyi başarmıştı. Bugün en çok ihtiyacı olacak şeylerden biriydi buda. Aynadan ayrıldıktan sonra gözlerinin karardığını fark etmişti. Oldukça karanlık gelmişti bir an her şey ama daha sonra yavaşça düzeldi görüntü. Elini başından çekip dolabı açtı ve önüne gelen ilk ciddi elbiseyi alıp üstüne geçirdi. Ne giyeceğini bile kestirememişti. Saçlarının önüne gelen kısmını üstten kabartıp, yanaklarına değen saçlarını arkasına minik bir toka ile tutturdu. Şimdi onu rahatsız edecek bir adımı daha geçmişti. Bugün hafta boyunca, daha doğrusu 10 gün boyunca tempolu geçecek bir günün başlangıcıydı. Bu onu endişelendirmiyor değildi, hem de kendini rahatsız hissediyorken.


x Londra Sokakları & Restaurant

Evden çıkarken tek lokma bir şey atmamıştı ağzına. Aç olduğunu hissetmesi geç olmamıştı. Loş sokakta sakince yürürken yeni açılan restoranlar dikkatini çekiyordu. Biri dikkatini hem görüntüsü, hem de kokularıyla çekmişti Anahi'nin. Yemek yemeyi unutan ilk insandı belkide. " Bu saatte de gerçekten soğuk oluyor buralar. " Üstüne bir şeyde almamıştı. Yeni yeni anlıyordu ne giydiğini. Umurunda da değildi ya. İnatçılığı bırakıp içeriye girdiğinde birden ısının değiştiğini fark edebiliyordu. Artık ceketine sıkıca sarılmayı kesmiş bir masa bulup oturmuştu. Kitaplarını ve çantasını cam kenarına koyduktan sonra garsona bir işaret ile gelmesini anlatmıştı. Saatine baktığında gerçekten erken olduğuna kanaat getirmişti artık. Aklıyla zoru mu vardı –ki sabah sabah okula gidiyordu. Aklında ki düşünceleri bir bulut gibi yok eden sese döndü daha sonra. Garsondu bu sese sahip olan kişi ve Anahi'yi tanıyormuş gibi bir ifade ile gülümsüyordu. Anahi'de güzel bir tebessüm ile garsona baktı ve onun konuşmasını bekledi. Garson bunu geç fark edince kafasını iki yana salladı ve : " Evet, Bayan Bilson. Ne alırsınız. Sizi burada görmek onur verici. Ablanız, Bayan Keira Bilson, pardon Keira Walker nasıllar? " Anahi menüyü incelerken başını şaşkın bir surat ifadesi ile garsona çevirmişti. Daha sonra gözlerini sağa çevirip ; " İyidir sanırım. Ben bir yeşil çay ve bir... Kakaolu kek alabilir miyim? " demiş, menüyü masaya bırakıp garsona dönmüştü. İlgiden rahatsız olmuş bir biçimde garsona bakıyordu ve onun anlamasını bekliyordu. Saf bir insandı bu garson ve sık sık buraya geldiğinden tanıyordu Bilsopn ailesini. Ama şuan başı ağrımaya başlamıştı ve muhabbetin sırası olmadığını düşünüyordu. Garson kısa bir afallamadan sonra gülümseyerek birkaç daha şey söylemişti. Ama Anahi sadece gülümsemekle yetiniyordu. İçinden de bir an önce şu şeyleri yiyip gitmek için dua ediyordu.

10 dakikalık bir bekleyişten sonra getirmişti geveze garson istekleri. Anahi onu bir gülümseme, bir kafa sallama ile tekrar yollamayı başarmıştı. Kekini yerken hala değişmemiş olduğunu anlıyordu. Değişen tek şey Keira’nın gitmesiydi. Buna alışıyor gibiydi ama, o kadar da kolay değildi bu alışma faslı. Bir annenin neler yaşadığını şimdi daha iyi anlıyordu. Ne kadar garip bir duyguydu. Manzaraya dalmışken aklından önceki günler geçiyordu. Garsonun gelip söylediği şeyleri bile aklında tutmuyordu. Sadece düşünüyordu. Eğer şuan bir Ölüm Yiyen olsaydı, Lord’un en güvenilir casusu olabilirdi. Ama bu iyi bir şey değildi. Bunun bilincinde olması çoğu insana bahşedilmeyen bir özellikti. Paul olmasa oda bir Ölüm Yiyen’di belki. Ve tabii ki Keira.

Saatine baktığında düşüncelerden arınmıştı ve 30 dakika kaldığını fark etmişti. Dersine geç kalmaması gerekiyordu. Acele etmeden yerinden kalktı ve girişte ki bayanın yanına giderek çantasını açtı. Cüzdanını ararken birden anahtarı yere düşüvermişti. Hem de bir bayın ayaklarına. İkisi de aynı anda eğilmişlerdi ki o an. Donakalmıştı. Bu gün yolunda gidebilecek her şeyi sıfırlamıştı birden bu dehşet olay. Karşısında ki hala hayran olduğu mavi gözleriyle ona bakan Michael’di. Hemen başını iki yana sallayıp parayı ödedi ve aynı hızla da oradan çıktı. Michael’de şoka uğramıştı. Bunu gözlerinden anlamak mümkündü. Anahi gözlerine söz geçirememişti yine. Loş ve ıslak sokakta hızlı adımlarla ilerlerken arkasından gelen sesle irkilmişti. " Anahi! " Bu ses Michael’e aitti. Bu yüzden bir süre durmuştu ama hızını bozmamaya özen gösterip hızlı yürümeye devam ediyordu. İzini kaybettirmesi gerekiyordu. Takip edildiğini anlayabiliyordu. Ama onunla bir kez daha konuşursa neler olacağını kimse tahmin edemezdi. Konuşacak bir şeyde yoktu hani. Gözlerinden süzülen yaşlar sert taşlara düşerken bir yağmuru andırıyordu. Sonunda sesler kesilmişti. İzini kaybettirmeyi başarmıştı.


x Hogwarts Cadıcılık ve Büyücülük Okulu

Okulun avlusundaydı. Buraya kadar nasıl geldiği hakkında hiçbir fikri yoktu üstelik. Öğretmenler odasında biraz dinlendikten sonra kendini derse aynanın karşısında hazırlamaya başlamıştı. Önce derin bir nefes alıp olanları yüzünden silmeye çalışmıştı. Rimeli de akmıştı. En nefret ettiği şeylerden biriydi buda. Ama aldırmayarak kendini toparladı ve makyajını düzenleyip dersliğe yürüdü.

Kapıyı açamadan bir daha derin nefes aldı ve dersliğin kapısını açtı. Ciddi bir hava ile masasına doğru ilerledi. Amacı disiplinli bir tavır sergilemekti. Çünkü moralinin bozuk olmasını göstermek istemiyordu. Cana yakın ve güler yüzlü olamazdı böyle bir durumda. Öğrencilere bakarak kürsüsünden indi ve bir süre onları süzdü. Hepsi birbirlerine bakarak bir şeyler fısıldıyorlardı. Anahi iki el çırpışıyla sessizliği sağlamıştı. Alan oldukça büyüktü ve öğrencilerin hepsini görebilmesi mümkün oluyordu. Olduğu yer daha yüksekti. Herkes bir tanışma faslı bekliyor gibiydi. " Sihirli Günler! 1. , 2. ve 3. sınıf olmayan biri varsa şuan çıkabilir ve benim cezamdan tek sefere mahsus olmak üzere kurtulabilir. " Bir süre kollarını bağlayarak bekledi ve hareket olmadığını gördü. Tekrar konuşmaya başladı. " Öyleyse dersimize başlayabiliriz. 1. ve 2. sınıflar sağa, 3. sınıflar sola geçsinler lütfen. Aranıza ses geçirmez bir cam koyacağım. Sadece beni duyabileceksiniz, ben istersem. "

Öğrencileri ayırdıktan sonra önce 1. ve 2. sınıflara geldi ve öğrenmeleri gereken büyüyü uygulamaya koyuldu. Asasını masanın üstünden alarak bir öğrenci seçti. Bu en başlardan bir öğrenciydi ve onunla uygulamayı planlıyordu. " Bugün öğreneceğiniz büyü basit. Expelliarmus. Sadece konsantre olup büyünün adını düzgün söylemelisiniz. Ve tabii ki hedefinizi şaşırmamak. " Karşısında ki çocuk biraz tedirgin görünüyordu. Kendisine bir şey olacağını falan düşünüyordu herhalde. Ona biraz cesaret kazandırmak için göz kırpıp korkmaması gerektiğini belli etmişti Anahi. İyice konsantre olup çocuğun elinde ki asaya odaklandı ve: " Expelliarmus! " Çocuğun asası düşmüştü. Herkesi 2’şerli gruplara ayırdıktan sonra onları çalışmaları için alanda bırakmıştı ve 3. sınıflara gelmişti. Onların ki daha kolay gelebilirdi. Anahi'ye göre her büyü kolaydı. Her profesöre göre bu böyleydi belkide. Bu sınıflardan da birini seçtikten sonra karşısına aldı ve onlara da yapacakları büyüyü uygulamalı göstermeye başladı.

" Sizin yapacağınız büyü ise geçen senekinden daha kolay. Artık yetişkin olmaya başlıyorsunuz ve daha kaliteli büyüler öğretmek istiyorum sizlere. Dikkatlice beni izleyin. Bu büyü bir objeyi küçültme büyüsü. Aslında bir insanı da küçültebilir ama bunu yaparsanız ceza alırsınız! Şimdilik önünüzde ki fareciklere uygulayacaksınız. Onlara odaklanıp ' Reducio ' diye bağırmanız yeterlidir. Tabii ki asanızı da doğru yere tuttuğunuzdan emin olun. Fareleri kibrit kutusu kadar küçültün. Yardım için bana seslenmeniz yeterli. Sizleri izleyeceğim. " Herkesi kendi haline bıraktıktan sonra masasına geçti ve iki tarafı da cam yokmuş gibi izledi. Bir öğrencinin asası havaya fırlayıp cama çarpmıştı. Bu güzel bir şeydi. Ne kadar uzağa giderse o kadar iyiydi. Bunu yapan öğrenciye gülümseyerek güzel olduğunu belirtti. Bazı öğrenciler biraz fazla küçültmüşlerdi farelerini. Onlara da yardım ettikten sonra dersi bitirmek için son konuşmasını yaptı. " İyiydiniz. Bazılarınız biraz daha çalışmalı. Ödevlerinizi ve notlarınızı Mantar Pano’ya asacağım. Sihirli günler. " Günün bitmesiyle gelen rahatlığı iliklerine kadar hissediyordu. Kolay bir gün geçirmemişti. Anılarla dolu acı bir gündü belki bunun tanımı. Ama anılardır insanı insan yapan diye düşünüyordu bir yandan. Koridorda sessizce ilerlemeye başlamıştı.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Bãsilius Lérs
Baş Seherbaz - Yönetici
Baş Seherbaz - Yönetici
Bãsilius Lérs


Mesaj Sayısı : 33
Galleon : 54
Doğum tarihi : 25/01/93
Kayıt tarihi : 30/04/09
Yaş : 31

Bilgiler
Ro Puanı:
A n a h i |~ Imgleft100/100A n a h i |~ Emptybarbleue  (100/100)

A n a h i |~ Empty
MesajKonu: Geri: A n a h i |~   A n a h i |~ Icon_minitimeC.tesi Mayıs 02, 2009 4:38 pm

~ Değerlendirme : Bölümlere ayırman açıkçası etkili olmamış.Devrik cümleler aşırı yoğun.Bu tür cümleleri arada yapsanız rol Oyununun akışını daha da hızlandırabilirsiniz.Ayrıca anlamsız cümleler yer edinmiş.

"Bunun ilerleyen zamanlarda geçmesini ümit ederek yatağından kalktı ve peltek bir şekilde lavaboya yürüdü. "

Burada Peltek yanlış kelime olarak seçilmiş.Onun yerine sendeleyerek diyebilirdiniz.

Bkz; Peltek -Dilini dişlerinin arasına alır gibi konuşan ve bu yüzden s, z gibi sesleri kusurlu söyleyen. Tutuk, titrek bir biçimde nitelendiren kimse.

Rol Oyunu Puanınız: 78
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
A n a h i |~
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Phoenix ! ~ Harry Potter Rpg :: Büyü Dünyasına Duyurular :: Rol Oyunu :: Puanlama Merkezi-
Buraya geçin: