Havanın yavaş yavaş aydınlanmasıyla tahta pencerenin arasından giren güneş ışıkları, yün yatağın üzerinde süzülmüşce yatan Flavio'yu uyandırmıştı. Gözlerini yavaş yavaş kapatarak açmıştı. Esnedi. Yün yatağın üstünde duran elini ağzına götürdü. Saçları dağınıktı. Ayağa kalkıp banyoya gitmeliydi, ancak bu gevşeklikten kurtulmak istemiyordu. Ağzında olan ellerini yavaşca yün yatağa dayadı. Kendini yukarı çekerek doğrulan Flavio odanın içine öyle bir bakış attıki sanki korkmuş gibiydi. Odanın solunda duran geniş dolap, sağdaki küçük çalışma masası üstünde parşomenler ve birkaç tane tüylü kalemler, tam karşısından güneş vuran ahşap cam herşey oldukça uyumluydu. Üstü açık yatmış, üstünde karın kaslarını oldukca belli eden bir atlet, altında siyah bir eşofman altı vardı. Ayaklarını hızlı bir şekilde kırmızı halının üstüne götürdü. Ayağa zorda olsa kalktı. Soldaki ahşap dolaba doğru temkinlice ilerlemişti. Dolabın demir sürgüsünü yavaşca açtı. Dolabın kolunu kendine doğru hızlıca çektikten sonra dolap açılmıştı. Birkaç askı ve üstünde duran cübbeler, aşağı tarafta birkaç banyo havlusu ve üstlerinde duran asa. Asayı havluların üstünden nazikce aldı. Yukarıdaki küçük rafa bıraktıktan sonra havlunun birini ellerine aldı. 'Kütttt...' Bir anda evin derinliklerinde yayılan bu ses çıkmıştı. Flavio elindeki havluyu yere atmış, biraz önce rafa koyduğu asayı tekrar almıştı. Dolabın kapağını yavaş bir şekilde kapadıktan sonra, sanki parmak uçlarında yürürcesine odanın sonundaki kapıya doğru ilerliyordu. Temkinliydi ancak bir o kadarda panikti. Asasını ellerinde sıkı sıkı tutuyordu. Kim olabilirdi, belkide bir hırsızdı veya bir çapulcu ancak ondan ne isteyeceklerdi. Kapıya varmıştı. Kapının demir kolunu yavaşca kendine doğru çekerek açmıştı. Şimdi uzun koridora çıkmıştı. Koridor bomboştu. Sakinleşmeye çalışıyor gibiydi. Yavaş yavaş koridorda ilerliyordu. 'Küttt...' Evet, son odadan gelmişti. Bir ses daha, bir ses daha birisi koridorun sonundaki odada birşeyler yapıyordu. Oraya doğru ilerliyordu Flavio, görünümü sakindi ancak içinden heyecanlı ve panikleşmiş gibiydi. Kapı aralıktı, yavaşca kapının yanına ilişip içeriye doğru bir bakış atmıştı. Üstünde siyah bir hırka, altında siyah ve bir o kadar güzel desenli pantolon, siyah saçlarını büyüleyen iki tane toka vardı. Şaşırmıştı içeride bir kadın odayı döküyordu. Bu odayı pek kullanmamıştı Flavio, sadece gereksiz şeyler vardı ancak kadının böyle bir şeyi neden yaptığını biraz sonra öğrenecek gibiydi. Siyah gözler, al yanaklar herşeyiyle tam karşısında harikulade güzel bir kadın vardı. Flavio asasını kafasını uzatıp baktığı yere doğru doğrultup sola doğru bir adım attı. Uzun boyuyla kapıyı kaplamıştı. Kadının odak noktası olmuştu şimdiden. Kadın ona doğru küçümser bir bakış atıyor gibiydi. Flavio istifini hiç bozmadan kadına doğru bakıyordu.Bu kadar güzel birinin burada olması cidden şaşırtıcıydı.
" Sen kimsin? "
Sakinleşmiş bir ses tonuyla konuşmuştu. Flavio şu zaman kadar hiç görmediği ve tanımadığı birisiyle karşı karşıyaydı. Kadın bir anda hareketlenmişti. Flavio'ya doğru yavaş adımlarla geliyordu. Geldi, geldi, geldi. Kadın iyice yakınlaşmıştı. Flavio elinde duran asayı kadına doğru dayayarak. Kadının daha fazla yaklaşmasını engellemişti. Asa kadının burun kemiğine dayalı bir şekilde duruyordu. Kadını tek hamlede yok edebilecek güce sahip olan Flavio sakinleşmişti. Kadın bakışlarını yoğunlaştırmıştı. Göz gözeydiler Flavio kadından bir konuşma bekliyordu. Ancak kadın dilini yutmuş bir şekilde konuşmuyordu. Uzun süren bakışmanın ardından kadının ince ses tonu duyulmuştu.
" Benim kim olduğum önemli değil, ama şunu bil seni öldürmek istemezdim. "
Flavio şaşırmıştı. Kadın öldürmek istemezdim cümlesini kullanmış sanki onu öldürebilecek gibi konuşmuştu. Flavio kızgınlığını yüzüne vurmuştu. Heyecanlanmıştı, gözlerini yavaş yavaş kapatıp açıyordu. Kadının ani bir hareketinde asasından çıkacak ışık belli edecekti kendini. Flavio fısıldayarak konuşmaya başladı.
" Beni öldürmek, yanılıyorsun bayan beni kimse öldüremez. "
Bu sözcükleri söylerken heyecanlıydı. Kadının laflarına aldırmıyor gibi görünüyordu ancak içinden paniklemişti. Ölüm korkusu her tarafını sarmıştı. Kadın ufak bir el hareketiyle Flavio'nun asasını yukarı doğru kaldırmış, asadan çıkan ışık tavan çarpmıştı. Kadın elini cebine doğru götürerek, cebinden siyah saplı bir bıçak çıkarmıştı. Çelikti parlıyordu. O parlayan bıçak bir hamlede karın kaslarını belli eden atleti geçip Flavio'nun derisine girmişti. Bıçak çıkıp çıkıp giriyordu Flavio'nun karnına, Flavio sendeledi. Yavaş yavaş yere doğru bırakıyordu kendini ve son darbe kadının ölümcül vuruşu ve yüz ifadesi Flavio'nun aklına kazınmıştı. Sonra darbeyide yemişti. Geriye doğru gitti ve beyaz mermerin üstüne yığılmıştı. Ölüm burnunun ucuna gelmişti şimdi Flavio'nun gözleri yavaş yavaş kapanıyordu. Ölümsüzlük kimseye mahsuz değildi. Flavio yavaş yavaş dünyadan gidiyordu.