"Sonun kötü olacak.”
Emily birden yatağında doğrulmuştu. Kâbus görmüştü ve hatırladığı tek şeyde; “Sonun kötü olacak.” Sözüydü. Ter içinde kalmıştı ve kâbus onu baya etkilemiş gibiydi. Yüzünü göremediği bir adam ona “Sonun kötü olacak.” Demişti ve Emily bu sözle güne pekte iyi başlamamıştı. Ve bugün de balo vardı. Emily sinirli bir şekilde; “Tam da sırasıydı böyle rüya görmenin.” Diye söylenmeye başlamıştı. Durup dururken böyle bir rüya görmesine de bir anlam veremiyordu. Rüyadaki sözün gerçekleşmesinden korkuyordu. “Sonun kötü olacak derken bu akşamdan mı bahsediyordu acaba?” diye geçirdi aklından ama bu düşünce kısa sürdü. Baloya hazırlanması gerekiyordu. Maskeli balo olacağı içinde değişik bir kıyafet seçmişti. Kırmızı,beyaz ve kahverengi renklerinde hoş bir elbiseydi.Balonun maskeli balo olması Emily’ye ilginç gelse de ilginç bir balo olacağına emindi. Herkes değişik kıyafetlerin içindeyken hoş bir ortamın oluşacağını tahmin ediyordu. Ve büyük ihtimalle de öyle olacaktı.Emily yatağından kalkıp odaya biraz hava girmesi için pencereye doğru yönelmişti. Güneşli bir hava vardı.Emily yavaşça pencereyi açmak için elini pencereye götürdü. Pencereyi açtığı an içeri giren güçlü bir rüzgarla pencere duvara çarpıp tekrar kapandı. Emily ne olduğunu anlamamış bir şekilde öylece duruyordu. Sakin bir havanın olduğunu sanmıştı ama içeri giren bu rüzgarla yanıldığını anlamıştı. Pencereyi kapatıp banyoya yöneldi. Sabah sabah bu kadar olay Emily’yi germişti. Yüzünü yıkamak ona iyi gelecekti.Yüzünü yıkadıktan sonra yatakhanede üstünü değiştirip Büyük Salon’a doğru ilerlemeye başladı. Biraz atıştırsa iyi olacaktı, çünkü biraz fazla acıkmıştı. Gerçi dünde heyecandan fazla bir şey yiyememişti ve bu yüzden de bugün biraz fazla acıkmıştı. Hızla Büyük Salon’a ilerledikten sonra Ravenclaw masasına doğru ilerleyip oturdu. Büyük Salonu büyük bir heyecan kaplamıştı. Öğrenciler heyecan içinde baloyu konuşuyordu. Baloya kimisi partneriyle,kimisi de tek başına gidecekti ve Emily’de teklerde takılıyordu. Tek ya da partner ile gitmek Emily için pek fazla önemli değildi ama diğer kızlar gibi Emily’de bir partnerle gitmeyi istemiyor değildi. Hızlıca bir şeyler atıştırıp tekrar yatakhaneye doğru yürümeye başladı. Koridorda da bir telaş vardı. Herkes bir yerlere koşuşturuyor ve kendi kendine bir şeyler söyleniyordu.
Emily durup bir süre bu komik manzarayı izledi. Sanki büyük bir olay olmuş gibiydi. Herkes balo için hazırlanmaya çalışıyordu.Balo Hogsmeade’te dağlık bir bölgede yapılacaktı fakat bölge bakanlık tarafından düzenlenmişti. Emily neden dağlık bir bölgeyi seçmelerini anlamasa da parti yerinin güzel olacağına emindi. Sonuçta parti yerini bakanlık hazırlıyordu ve bakanlığın düzenlediği etkinlikler her zaman mükemmel olmuştu.Emily bir an önce hazırlanmak için yatakhaneye hızla ilerledi.
Yatakhanede de kızlar giyinmeye başlamıştı. Burasını da bir heyecan ve telaş kaplamıştı.Emily dolabına gidip elbisesini çıkarttıktan sonra aynanın karşısına geçip elbiseyi üstüne tuttu. Gülerek; “Balo çok güzel olacak.” Dedi ve elbiseyi yavaşça yatağına bırakıp soyunmaya başladı. Elbiseyi bir an önce giymek istiyordu.Kısa bir süre içinde elbiseyi giyip aynanın önüne geçmişti. Hafif uzun sarı saçları pencereden sızan ışığın etkisiyle pırıl pırıl parlıyordu. Kırmızı elbisesi saçlarıyla müthiş bir uyum sağlamıştı. Emily tarağını eline alarak saçlarını taramaya başlamıştı. Saçlarını salık bırakacaktı ve hafif bir makyaj yapacaktı. Fazla süsü sevmediği için baloda da sade olmak istiyordu. Elbisesi yeterince süslüydü zaten.Bir de saçı ve makyajı fazla olurdu.
Emily saçını ve makyajını yaptıktan sonra ayağa kalkıp tekrar aynanın önüne geçti. Geçti ama aynaya yansıyan kızı tanıyamıyordu. Çok güzel bir kız ona gülümsüyordu sanki. Normal Ravenclaw formasından sonra bu elbise onu çok değiştirmişti. Emily’de formaya alışkın olduğu için aynadaki görüntü ona çok yabancı geliyordu.Bir süre sadece gülümseyerek kendini izledi ve daha sonra yatakhanedeki kızlara nasıl olduğunu sordu. Onlarda çok güzel olmuşlardı ve Emily’nin kıyafetini beğenmişlerdi.Yatakhanede kızlar telaş içinde hazırlanıyordu ve Emily’de bu telaşın içinde kaybolmuştu.
Yatakhanede kızlar elbiseleri giyip giyip çıkartıyorlardı. Tabi bunları fazla kişi yapmıyordu ama bu kadar az kişi bile yatakhaneyi karıştırmaya yetiyordu. Ortalık resmen savaş alanına dönmüştü. Yatakların üstü elbiselerle dolmuş ve aynaların orda da küçük tartışmalar çıkmaya başlamıştı. Emily önceden hazırlandığı için mutlu bir ifadeyle yatağında oturuyor, karşısında didişen kızları izliyordu. Gerçekten komik bir manzaraydı.
Emily bir süre izledikten sonra akşam yemeği için tekrar Büyük Salon’a doğru ilerleyeme başlamıştı. Zaman çok büyük bir hızla ilerliyordu ve yatakhanede kızları izlerken baya zaman geçmişti.Kısa bir süre sonra Büyük Salon’a gelmişti. Salona bir göz gezdirdi. Erkeklerin çoğu hazır gözüküyordu. Sadece bir kaçı hala formayla duruyordu ama kızlar hala giyinmemişlerdi. Emily gülerek etrafa bakındı ve daha sonra Slytherin masasının orda çok güzel bir kız gördü. Rox peri kızları gibi olmuştu. Bir tek kanatları eksikti. Emily şaşkın bir ifadeyle yanına gidip; “Bu ne güzellik böyle.” Dedi ve Rox’u yanağından öptü.Rox genelde de böyle giyinmeyi seven birisiydi ama Emily onu daha önce bu kadar güzel görmemişti. Rox; “Sizinde benden aşağı kalır yanınız yok.” Dedi ve çocuksu bir ifadeyle gülümsedi.Emily bir süre Rox’u izledikten sonra;“Eee kimle gidiyorsun baloya?” Rox sinsice gülümsedi ve ; “Tek tabi ki.” Dedi. Emily’de böyle tahmin ediyordu ama yine de sormuştu. Emily’de Rox’a sinsice gülümsedi ve muzipçe; “Bende ne tesadüf.” Deyip gülmeye başladı. Emily bir süre daha sessiz durduktan sonra; “Ben masaya geçiyorum. Baloda görüşürüz.” Dedi ve Rox’a gülümseyerek Ravenclaw masasına geldi. Bir an önce yemeğini yiyip baloya gitmek istiyordu. Okuldan sıkılmıştı. Biraz eğlence hiçte fena olmazdı. Ve bu gecede hiç durmadan eğlenecekti. Masada bulunan yiyeceklerden tabağına biraz alıp yemeye başladı. Bir yandan da etrafı izliyordu. Herkes yüksek sesle balo hakkında konuşuyordu. Emily konuşanlara gülüp yemeğini yemeye devam etti.
Kızlar baloya gelecek sanatçılar hakkında birbirilerine bir şeyler anlatıyordu. Baloya sanatçıların gelmesi normaldi ama kızlar bunu sanki anormal bir durum gibi anlatmaları gülünçtü.
Emily kızların bu saçma konuşmalarına artık dayanamayarak yemeğini yarım bırakıp salondan çıktı.Baloya gitmeden önce biraz yürüyüş iyi olurdu.Ve Emily'de buna uyarak kendini Hogwarts'ın bahçesine attı.
Dışarıda güneşli bir hava vardı.Güneş rüzgar durdukça ısısını rahat bir şekilde belli ediyordu ama rüzgar estikçe bu ısıyı engellemek ister gibi yayıyor ve etrafı serinletiyordu.Akşama doğru bu rüzgarın havayı daha da serinleteceği büyük bir ihtimal gibi gözüküyordu ve böyle olmasıda çok iyi olurdu. Haziran ayında bu kadar sıcaklık biraz fazla gibiydi. Yaz daha yeni başlıyordu ama şimdiden güneş etrafı yakıp geçmeye başlamıştı.Emily bir süre bahçede dolaşıp kafa dağıttıktan sonra baloya gitmek için herkesin Giriş Salonunda toplandığını görmüştü.Yüzüne küçük bir tebessüm yerleştirip salona doğru yürümeye başlamıştı. Bir sürü öğrenci salonda birikmiş ve yine yüksek sesle konuşmaya başlamışlardı. Emily salonda öğrencilerin arasına karıştığını bin pişman bir şekilde beklemeye başladı. Hafif bir sesle; “Bu kadar sesli olmak zorunda mısınız?” diye kendine kendine söylendi.Öğrenciler her dakika biraz daha artıyor ve artmalarıyla beraber seste artıyordu. Emily bağırmamak için kendini zor tutuyordu. Bir süre sonra salonda Profesör Derwent belirmişti. Açıklama yapmak için öğrencileri susturdu ve baloya gideceğimiz araçları anlattıktan sonra herkesi arabaların olduğu bölüme doğru yöneltti. Emily sonunda gittiklerine sevinmiş bir şekilde gülümsüyordu. Bir an bu balonun bir kâbusa dönüşeceğini bile düşünmeye başlamıştı ama Profesör Derwnt gelip duruma el koymuştu.Emily öğrenciler için hazırlanan arabalardan birine bindikten bir süre sonra arabalar hareket etmeye başlamıştı. Emily’nin yüzündeki gülümseme biraz daha büyümüş ve içini garip bir heyecan kaplamıştı. Hogsmeade Hogwarts’a yakın olduğu için yolculuğun kısa süreceğine seviniyordu. Çünkü biraz daha yolculuk yaparlarsa öğrenciler yine konuşmaya başlayacaklarına emindi.Hogsmeade’te dağlık bir alana gelmişlerdi. Gökyüzünü alev topları aydınlatıyordu ve rengarenk balonlar havada hafif hafifi dans ediyordu. Emily bu manzarayı görünce balonun ne kadar güzel geçeceğini anlamıştı.Baloya bir sürü öğrenci gelecekti. Sadece Hogwarts değil Beauxbatons ve Durmstrang gibi büyücü okulları da gelecekti. Yaklaştıkça balonun yapılacağı alandan müzik sesleri gelmeye başlamıştı. Ve nihayet arabalar balonun yağılacağı araziye gelmişlerdi.Arabadan inip balonun yapılacağı yere geldiklerinde Emily büyük bir şaşkınlığa uğramıştı. Hiç bu kaadr güzel süslenmiş bir yere gelmemişti. Arazinin çevresi bembeyaz örtülmüş , etrafı süsleyen ışıklandırmalar da ortama hoş bir hava katmıştı. Emily girişte bir üre etrafı izledikten sonra balo salonunda ilerleyip sadece kendinin duyabileceği bir ses tonuyla; “Balo çok güzel geçecek.” Dedi ve baloda diğer arkadaşlarına katılarak gözden kayboldu.