'Ne yapıyorsun sen öyle?'
Çatık kaşlarla Lilian'a bakıyordu. Uyanmaması gereken bir saatte uyanmış, üstelik öyle gürültülü bir şekilde bir şeyler karıştırıyordu ki Teo'nun da uyanmasına sebep olmuştu. Bu kızın evinde kalmakla hata ettiğini düşünmeye başlamıştı. Sadece bir gün onda yatacaktı, bunu da zehir haline getirmeseydi olmaz mıydı yani? Yatağından kalkıp yanına doğru yürüdü. Lilian eski bir sandığın başına çökmüş içini karıştırıyordu.
'Seninle alakası yok Teo. Bulmam gereken bir şey var.'
"Seninle alakası yok." Tabi ki yoktu. Ama bu kadar gürültü yapması da gerekmezdi. Başını iki yana sallayıp elleri belinde bir şekilde yatağına geri dönmüştü Teo. Ama bu saatten sonra da uyuyamayacağını anlamıştı. Vampirlik özelliklerine o kadar alışmıştı ki akşam üstü 4'ten önce kalkmayı hala beceremiyordu. Normal yaşıyla 29 yaşında dönüştürülmüştü. Ve uzun süredir de 29 yaşındaydı. Dönüştürülmesinin üstünden tam 297 yıl geçmişti ve bir şekilde insanoğluna ayak uydurmak zorundaydı artık. Onlarla aynı ortamda yaşamak istiyorsa tabi.
'Pekala. Ben artık gideyim. Dün çok zevkliydi, gerçekten. Ailenin eski fotoğrafları falan. Hoşuma gitti diyebilirim.'
Lilian'a zoraki bir gülümseme atıp oradan çıkmak için can havliyle giyindi ve kapıya yöneldi. Lilian ise bulmaya çalıştığı şeye o kadar dalmıştı ki Tatiana'ya sadece el sallamakla yetinmişti. Tatiana oradan çıktığı için mutluydu. Eski fotoğraflara bakmakmış. Bu kız ondan yüzlerce yaş küçüktü belki. Ama ne önemi vardı ki? Dış görünüş olarak aralarındaki yaş farkı yalnızca 4 yaştı. Bu yüzden çok fazla kafasına takmamaya çalışmıştı onu. Bir arkadaşı olduğu için bile mutlu olmalıydı belki de. Bu devirde yalnızca gençlerin mi arkadaşı vardı? 29 yaşındaki bir erkek sevgilisiyle gezip tozmaktan başka bir şey yapamaz mıydı? Belli ki bu zamanın kadınları işlerine ve aşklarına o kadar bağlanmışlardı ki arkadaş bulma çabası içinde değillerdi. Teo yürümeye başladı. Batmaya başlayan güneşin altında kendini rahatsız hissediyordu bu yüzden kendine gölgelik bir yer bulup sessizce oturmak istiyordu. Belki de eve giderdi ama canı hiç istemiyordu. Finlandiya'nın soğuğunda yürüyor olmak pek çok kişinin aksine onu çok etkilemiyordu. Ama bir an içinin üşüdüğünü hissetti. Uzun siyah paltosuna sıkıca sarıldı. Gideceği yere -nereye gideceğini bilmiyor olsa bile- varmak için yürümeyi tercih etmesi biraz düşünmesine zaman tanımıştı. Belki de bara giderdi. Yılın bu zamanları çok fazla müşteri olmaz diye biraz başıboş bırakmıştı barı galiba. Ama çok da umrunda değildi. Biraz kafasını dinlemek istiyordu. Ailesini düşündü. Teo tecrübeli bir vampir tarafından dönüştürüldüğü gece, tüm ailesi vampirlerin diğer fertleri tarafından yok edilmişti. Aslında o da ailesine pek de bayılıyor değildi. Onlarla o yaşına kadar çok da görüşmemişti. Bu yüzden kolay alışmıştı bu vampirlik işine ve kısa zamanda Volturi'lerin tarafında türlü savaşlara katılmaya başlamıştı. Kurtadamlara karşı içindeki nefret çok büyük olsa da, içlerindeki bir kadına elini sürememişti bir türlü. Onun içten içe iyi biri olduğunun farkındaydı. Gideceği yere vardığında kendini bir ağacın altına bıraktı. Ve bir anda derin bir uykuda bulmuştu. Ve bir ses onu uykusundan uyandırdı..
Paz Mayıs 03, 2009 6:01 pm
