Diamondié
Odysséia
>> Bir düelloda karşınızdaki kişi yere düştü. Sizin onu yenme şansınız var. Ancak bu arkadan saldırma olur çünkü çok zor durumda. Ona saldırır mısınız? Neden?
> Başta tereddütte kalacağımı itiraf etmek yerinde olur sanırım. Onun zayıf düşmesi benim için avantajdır elbet. Ancak ben; kendi kategorimdekilerle kıyaslanmalıyım. Ben hangi konumdaysam, karşımdaki de o konumda olmalı. Gerçek kazanan, gerçek rakibi yenendir. Savunmasız olanı değil.
Saldırmazdım.
>> En sevdiğiniz ve yapmak istediğiniz büyü nedir? Neden?
> İncarcerous: Boğmak... Belki de en büyük fantazilerimdendir. Bunu yapabilecek kadar cani olduğuma inanmasam da, birini öldürmek isteseydim -onu istediğim için öldürseydim- kesinlikle boğardım. Fazla kan beni ürkütür. Boğmak etrafı pek kirletmiyor. Kurbanımın ifadesini merak ederdim.
>> Hogwarts'a gelirken bir büyü öğrendiniz mi? Onu yaparken zorlandınız mı? Eğer zorlandıysanız bunun nedenleri neler?
> Hmm bir düşünelim. Evet, birkaç tane. Ağabeyim öğretmişti. Üvey annem bana bir şeyler öğretmeye meraklı değildir pek. Basit seviyede büyülerdi bunlar. Kolay kavrarım, uygulamada iyiyimdir. Hayır, zorlanmadım.
>> Büyük bir koridordasınız ileride dört kapı var. Kapılardan biri siyah, diğeri beyaz, ortadaki gri ve en sağdaki tahta renginde hangisni seçersiniz? Neden?
> Kesinlikle gri. Öncelikle, gri rengini severim. Işığa göre renk değiştiren mavi gözlerim kimi zaman gri olur. Kendime çok yakıştırdığım bir renktir. Bu sempatinin altında yatan sabebin ise kişiliğim olduğu kanısındayım. Gri tam ortadadır. Ne beyaz kadar temiz ve masum, ne de siyah kadar karanlık... Ben de öyleyim. Yeterince karanlık ve kurnaz değilim belki, ama sandığınız kadar masum da değilim.