Oscar arkasında eşi Iris ile birlikte Üç Süpürge'nin kapısından içeriye süzüldü. El ele tutuşmuşlardı. Dükkanın içi boştu. Malum daha Hogwarst açılmamıştı. Burasının en renkli dönemleri Hogwarst açılında oluyordu. Oscar'ın bakışları boş kafede gezinirken tezgâhın arkasında duran bir kadına takıldı. Kadın bardakları siliyordu. Oscar Iris'e döndü. O kahverengi gözlerin içinde silinip gitmek ve bir daha oluşmamak istiyordu. Orada kaybolmak ne de güzel olurdu.
'' Iris, aşkım... Sen bir masa seç ve otur. Ben iki tane Kaymak Birası alıp geliyorum. ''
Oscar eşinin alnına bir öpücük kondurdu ve gülümsedi. Iris gülümser biçimde başını salladı ve bir masaya doğru uzaklaştı. Oscar onun arkasından kısa bir süre baktıktan sonra çevik adımlarla tezgâha doğru yaklaştı. Daha dönemin başlamaması sebebiyle içerisi biraz kirliydi. Kadının yüzündeki sıkkın ifade çok dikkat çekiciydi. Oscar onun bu hâline biraz olsun üzüldü ama bunu belli etmemeye çalışarak yaklaşmaya devam etti. Kadın düşüncelere dalmış gibi görünüyordu. Onu korkutmaktan çekinen Oscar yanlışlıkla bir sandalyeye çarpıyormuş gibi yaptı ve kadının dikkatini çekti. Kadın sesi duyar duymaz bakışlarını Oscar'a yöneltmişti. Yüzüne yapmacık bir gülümseme yerleştirirken Oscar gülümsedi ve yavaşça biraz daha yaklaştı.
'' Eee, şey, merhaba. Eşimle birer kaymak birası içmeye geldik. ''
Kadın müşteri bulduğuna sevinmiş olacaktı ki yüzündeki sıkkın ifade ve yapmacık gülümseme yerini yavaşça gerçek ve içten bir gülümsemeye bıraktı. Oscar kadının eğilmesini ve iki kaymak birası çıkarmasını seyretti. Ardından kaymak birasını ondan aldı ve teşekkür edip eşi Iris'in yanına ilerlemeye başladı. Elindeki kaymak biralarını masaya dikkatlice koydu ve eşinin yanağına tatlı bir öpücük kondurup oturdu.