Ayakkabılarını hızlıca giyip bir kez daha abisine baktı, Dora. Yüzündeki gülümseme şu an için yok olacakmış gibi durmuyordu. Abisinin uyuşuk tavırlarına sinir olsada pek belli etmemeye çalışıyordu. Lila saçlarını havalı bir şekilde arkasına atıp yan gözle abisini son bir kez daha süzdü; hemen arkasından kendi kıyafetlerine baktı. Gene altına o meşhur mini eteğini giymişti. Abisinin hazır olduğunu görünce önden önden yürümeye başladı. Tahta zemine her basışında çıkan küçük 'tık' sesi sessiz tavırlarını bozması için birebir nedendi. Çatlak Kazan'dan çıktıkları zamana kadar hiç konuşmamıştı abisiyle. "Pekala, şaka dükkanından aldığım bütün her şeyi sen ödiceksin abi. Büyük olarak bu senin görevin, değil mi ama?" Dilini dudaklarının arasından dışarı çıkıp yan gözlerle abisine baktı. Kendisine bakan bir çift gözle karşılaşınca hemen önüne dönüp dükkana doğru ilerlemeye başladı. Hava açıktı ve hafif rüzgar vardı; ah keşke rüzgar serin esseydi. Aksine gün boyunca sıcak esiceğine emindi.
Weasley Şaka Dükkanı'nı görür görmez yüzüne sinsi bir gülümseme yayılmıştı. İçindeki şaka aşkı yine ortaya çıkmaya başlamıştı. Ellerini üstündeki bol sweatshirtünün ceplerine sokup omzuyla kapıyı ittirdi. Çandan çıkan minik bir çın sesiyle dükkan sahibi başını tezgahtan uzatıp Dora ve Joseph'e çevirmişti. Tatlı bir şekilde gülümsemesine rağmen her ikisindende bir karşılık alamayınca tekrar işine dönmüştü. Dora hızlı bir şekilde dükkanın tam ortasındaki bütün kolonun üstünde asılı olan şakaları teker teker incelemeye başladı. En kötüsü hangisiyse abisine onu alması için yalvarıcaktı.